Hz. Muhammed’in Müsamahası
Hz. Muhammed’in hayatında önem verdiği başlıca ilkelerden biri müsamahaydı. Allah Resulü
çevresindekilere sevgi, saygı, anlayış ve müsamahayla yaklaşırdı. İnsanların kusurlarını affeder,
hatalı davranışta bulunan kişileri incitmeden uyarırdı. Kendisine yapılan kaba davranışlara öfkelenmez,
olgun davranırdı. Bir gün bedevinin biri, Hz. Peygamber yolda giderken onun elbisesini
şiddetli bir şekilde çekti. Çekmenin şiddetiyle Peygamberimizin boynunda iz meydana geldi. Daha
sonra bedevi Hz. Muhammed’e, “Senin yanında bulunanlardan bana vermelerini emret.” dedi.
Hz. Peygamber adamın yüzüne baktı, gülümsedi, sonra da ona bir şeyler verilmesini söyledi Hz. Peygamber insanlara kin gütmemiş, asla intikam peşinde koşmamıştır. Taif’e İslam daveti
için gittiğinde kendisini taşlayan şehir halkı için bile beddua etmemiş, “…Allah’ım, Senden Taiflilerin
ıslahını ve hidayete ermiş olarak huzuruna gelmelerini diliyorum.”(1) diyerek onlar için
Allah’tan hayır ve iyilik istemiştir. Kendisine her türlü eziyeti yapan, doğduğu şehri terk etmesine
neden olan Mekkelilerden intikam almayı düşünmemiştir. 630 yılında Mekke’yi fethettiğinde şehir
halkı onun kendilerinden intikam alacağını zannederek korku ve endişeye kapılmışlardır. Ancak
Allah Resulü onlara hiçbir zarar vermemiş, herkesin serbest olduğunu söylemiştir.
Hz. Muhammed başka din mensuplarına her zaman müsamahalı olmuştur. Onlarla barış
içinde yaşamanın, iyi ilişkiler kurmanın yollarını aramıştır. Medine’de yaşayan farklı dinî gruplarla
inançlara ve haklara saygıyı temel alan Medine Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Kendisini ziyarete
gelen Necran Hristiyanlarının Mescid-i Nebi’de ibadet etmelerine izin vermiştir.
