Hz. Muhammed’in Adaletli Oluşu
Hz. Muhammed adalete önem vermiş, insanların haklarını her zaman gözetmiştir. Hak ve
hukuk konusunda son derece titiz davranmıştır. Onu gençlik döneminden itibaren tanıyan bir
Mekkeli şöyle demiştir: “Hz. Muhammed ne kimsenin hakkını yerdi ne de kimseye hakkını yedirirdi.
Hak konusunda hatır, gönül dinlemezdi.”(1)
Hz. Peygamber insanlar arasında hüküm verirken, sorunları çözerken, bir görevlendirme
yaparken adil davranmıştır. Kanunları uygularken insanlar arasında mevki, makam, sosyal statü,
cinsiyet, din, milliyet ayrımı gözetmemiş, hak ve hukuku esas almıştır. Bir keresinde toplumun ileri
gelen kabilelerinden birine mensup bir kadın hırsızlık yapmıştı. Bazı kişiler, Hz. Peygamberin çok
sevdiği Üsame b. Zeyd’i kendisine göndererek o kadınının cezalandırılmamasını rica ettiler. Hz.
Muhammed (s.a.v.) bu duruma çok kızdı ve şöyle buyurdu: “Sizden önceki topluluklar, içlerinden
şan ve şöhret sahibi biri suç işleyince onu cezalandırmazlardı. Güçsüz biri suç işlediği
zaman ise ona hemen ceza verirlerdi. Bu tutumları sebebiyle de helak oldular. Allah’a
yemin ederim ki suç işleyen, kızım Fatma bile olsa onu cezalandırmaktan çekinmem.”(2)
Hz. Muhammed aile hayatında da adalete önem verirdi. Çocukları arasında küçük, büyük,
kız, erkek ayrımı yapmazdı. Onların hepsine de sevgi ve şefkatle yaklaşırdı. Sahabelerine de
“…Çocuklarınız arasında adaletli davranın.”(3) buyurarak tavsiyede bulunurdu. Bir keresinde, yanına gelen ve oğlunu dizine, kızını ise önüne, yere oturtan bir kişiyi, “Bunların ikisini bir
tutsana.”(1) diyerek uyarmıştır.
